Yabancı Dil Öğrenmek Beynimizi Nasıl Etkiler?
Beyin ve Yabancı Dil : Yabancı Dil Öğrenmek Beynimizi Nasıl Etkiler?
Bu yazı eskiden LTL’de çalışan Jan tarafından hazırlanmıştır. Jan 5 yıl boyunca Çin’de yaşadı, ve LTL’de çalışırken Çince seviyesini çok hızlı bir şekilde geliştirdi. Ana dili olan Norveççe’nin yanında bir de İngilizce ve Çince konuşan Jan, yabancı dil öğrenmenin insan beynini nasıl geliştirdiğini anlatıyor.
Yabancı Dil Öğrenmek Beynimizi Nasıl Geliştirir ?
Hepiniz daha önceden mutlaka ikinci, üçüncü ya da dördüncü bir dil öğrenmenin beyniniz için ne kadar yararlı olduğunu duymuşsunuzdur:
- Alzheimer ve psikolojik hastalıkların riskini azaltıyor
- Yaratıcılığı arttırıyor
- Kavrama yeteneklerinizi geliştiriyor
Bunlar daha önceden duymuş olabileceğiniz artılardan sadece birkaçıdır. Nörobilim ya da dilbilimi alanlarında bu konu hakkında birçok araştırma yapılmaktadır ama yine de bununla ilgili ortada birçok doğru bilinen yanlış vardır.
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor, ben ne bir nörobilimciyim ne de dilbilimci. Fakat dil öğrenmek benim tutkumdur ve bu dilin insan beynini nasıl etkilediği benim çok ilgimi çekmektedir. Bu yazımızda da size dil öğrenmenin beynimizi gerçekten nasıl geliştirdiğini anlatmaya çalışacağım
Bu makale dillere merakı olan birisi tarafından yazılmıştır. Dil öğrenme, iki dillilik (bilingualism), dilin beyin üzerindeki etkileri ve beyin öğrenme sürecini nasıl etkilediği ile ilgili yapılan bazı bilimsel araştırmalara dayanarak bu konuyu size anlatmaya çalışacağız.
Yeni Şeyler Öğrenmek İçin Çok Mu Yaşlısınız?
Dil öğrenme hakkında herhalde en popüler doğru bilinen yanlış bilgi ile başlayalım: ileri yaştaki insanlar yeni dil öğrenemezler.
Bu konu ile bağlantılı şu sorular sorulabilir:
- Yeni bir dil öğrenmek için en uygun yaş nedir?
- Hangi yaşa kadar etkili bir şekilde yabancı dil öğrenebilirsiniz?
- Yetişkinken öğrenmeye başladığınız bir dili tamamen kavrayabilir misiniz?
Sizi şu makaleyi okumaya davet ediyorum “A critical period for second language acquisition: Evidence from 2/3 million English speakers” [1] Yayınlanma tarihi: Ağustos 2018 Cognition.
Bu makale gerçekten çok ilginçtir ve popüler medya platformlarında çok ses getirmişti. Buradaki sorun ise şudur: bu medya platformları olayı biraz yanlış anladı. Örneğin The Guardian şöyle bir yazı yayınlamıştı: “Yetişkin Olarak Yabancı Bir Dil’de Akıcı Bir Seviyeye Gelmek İmkansız Olabilir”.
Araştırmanın asıl demek istediği şey şuydu: “yaş ilerledikçe yeni bir dil öğrenmek de zorlaşmaktadır”. Ama imkansız ya da inanılmaz zor bir şey olduğunu kimse söylemedi.
Araştırmacılar elde ettikleri veri kümesini halkla paylaştılar!
Verilerden şu sonucu çıkartabiliriz: Küçük yaştan yeni bir dil öğrenmeye başlayanlar, geç yaşta başlayanlara göre o dili daha iyi öğrenebilmektedir.
Fakat, araştırmaya göre 20 yaşlarından sonra İngilizce öğrenmeye başlayan birçok insan da İngilizce’yi çözmüş hatta bazen ana dili İngilizce olanları bile aşmıştır.
Dil öğrenmeye geç başlasanız bile, bu imkansız değildir. Fakat ne kadar erken başlarsanız sizin için o kadar kolay olur. Peki etkili bir şekilde dil öğrenmenin bir yaş sınırı var mıdır?
Aynı araştırmaya göre 17-18 yaşlarda yeni bir dil öğrenmek zorlaşmaya başlıyor. Peki bunun sebebi insan beyninin yavaşlaması mı yoksa başka etkenler de buna sebep olabilir mi? Örneğin kültürel sebeplerden dolayı dil öğrenme imkanımız azalıyor olabilir mi? Araştırmacıların bu konu hakkındaki fikirlerine bakalım:
“Dil öğrenmek için en etkili dönemin 18 yaşa
kadar gitmesinin sebebi kültürel olabilir: belirttiğimiz
17-18 yaş sınırı, birçok kültürel ve sosyal değişikliğin yaşandığı bir dönemdir. Bu sosyo-kültürel değişikliklerin insanların yeni bir dil öğrenmesinin önüne geçmesi pek muhtemel bir durumdur. Birçok kültürde bu yaş, okuma döneminden çalışma dönemine geçisin yaşandığı bir dönemdir. Doğruca çalışmaya başlamasalar bile, gençler meslek eğitimlerine başlayıp yabancı dillere aşırı gerek duymadıkça, onları bir kenara atarlar.”
İleri yaştaki insanların yeni bir dil öğrenmesinin zor olmasının sebeplerinden başta geleni şudur: çalışmaya başladığın zaman dil öğrenmeye ayırabileceğin zaman çok azalmaktadır, çünkü okula gitmek dışında birçok sorumluluğun vardır. Dolayısıyla yabancı dil öğrenmek için motivasyon da azalmaktadır.
Herkesin kabul ettiği bir şey varsa o da şudur: Yaş ilerledikçe beyin esnekliğini kaybetmeye başlar ve yeni bilgileri kavrayıp öğrenmesi daha çok zaman almaya başlar.
Fakat Penn State University[2]’sinin yürüttüğü bir araştırmanın sonuçlarına göre yaşlı insanların beyinlerinin bilgiyi kavrayıp saklama konusunda zannedildiği kadar kötü olmadığı öğrenildi. (Bu araştırmada Çince bilmeyen insanlara Çince Karakterleri gösterilmekteydi)
Aynı zamanda yeni bir dil öğrenerek beyin egzersizi yapmak anlamına gelir. Yani yabancı bir dil öğrenirken beynimizin daha iyi ve daha hızlı çalışmasını da sağlıyor olmuş oluyoruz.
Yabancı dil öğrenmek beynimizi nasıl etkiler?
Penn State’ın yaptığı araştırmalarda yabancı dil öğrenmenin beynimizi nasıl geliştirdiği ile ilgili birçok açıklama vardır, fakat gelin bir de başka araştırmalara göz atalım.
En ünlü çiftdillilik uzmanlarından bir tanesi de Dr. Thomas Bak‘tır. Güncel araştırmalarının bir tanesinde[3], 1947 yılında 11 yaşında olan 847 katılımcı teste katıldı. 2010’da 70’li yaşlara gelen katılımcılar tekrar teste tabi tutuldu. Cinsiyet, sosyoekonomik durum, zeka ve yaşadığı ülke gibi etkenler dil öğrenme hızını önemli bir ölçüde etkilediği ortaya çıktı.
İlginç olan bir diğer kısım ise, daha yüksek zekaya sahip olan insanlar erken yaşlarında dil öğrenme konusunda daha başarılıyken, ortalama zekaya sahip olanlar ise, ilerleyen yaşlarda yabancı dilleri daha kolay öğrenebilmektedir.
Başka ilginç bir araştırma ise bu sefer Kanada[4] Halifax’taki St. Mary’s Üniversitesinden geliyor. Bu araştırmada, harf okumanın ve karakterler okumanın, beynin aynı kısımlarını uyardığı gösterilmiştir.
Fakat, Çince karakterlerini okuyarak, alfabe harflerini okurken, hatta Japon karakterlerini okurken bile çalışmayan beyin kısımlarını çalıştırabilirsiniz.
İsveç’te yapılan başka bir araştırma [5] dil öğrenmeyi ve beyin gücü gerektiren diğer aktiviteleri karşılaştırıp bunların beyin üzerindeki etkilerini incelemiştir. 13 ayda 0’dan, yoğunlaştırılmış dil dersleri sayesinde Rusça, Arapça ve Farsça’da akıcı bir seviyeye ulaşan öğrenciler, tıp ve bilişsel bilim öğrencileri ile karşılaştırıldı.
Dil öğrenenlerin beyinlerinin belirli kısımları gelişirken, diğer öğrencilerin beyinleri bir gelişme göstermedi. Araştırmacıların şaşırdığı başka bir konu ise, beyindeki çeşitli kısımların, bireyin dilde gösteriği başarıya göre daha hızlı/yavaş gelişmesiydi.
Peki Ya Gençler?
İleri yaştaki insanların dil öğrenmesinden bahsettik, peki yabancı dil öğrenen çocuklar hakkında ne diyebiliriz?
Doğru bilinen yanlışlardan bir tanesi de, çocukluk dönemindeki bireylerin aynı anda iki dil öğrenmesi onların dil gelişimini yavaşlattığıdır. 1993’te yürütülen bir araştırma [5] bu gibi gerilemelerin kısa süreli ve geçici olduğunu göstermiştir.
Hatta, çocuklar daha yedi aylıkken, iki dil öğrenmenin yararlarını görmeye başlamaktadır.[7]
İki dilde konuşan çocuklar beş yaşına gelince yüksek kavrama kapasitesi, hızlı tepki verme yeteneği, daha iyi odaklanma becerisi, birçok işlemi aynı anda yürütebilme yeteneği ve yüksek yaratıcılık gibi artılara sahip olmaktadır [8].
Küçük yaştan ikinci dil öğrenmenin, çocuklar için uzun vadede çok yararlı olacağı tartışılmazdır.
Yabancı Dil Öğrenmenin Gerçek Değeri
Yukarıda gösterdiğimiz araştırmalardan da çıkarabileceğiniz üzere yabancı bir dil öğrenmek insan beynini birçok açıdan olumlu etkilemektedir ve geliştirmektedir. Yabancı dil öğrenmek çocukların gelişimini hızlandırmakta ve yaş ilerledikçe beyin gücünün ve esnekliğinin korunmasına yardımcı olmaktadır.
Yani dil öğrenmenin yaşı yoktur, hangi yaşta başlarsanız başlayın olumlu etkilerini göreceksinizdir.
Ve unutmayın, yaşınız ne olursa bir dili öğrenebilirsiniz ve o dilde akıcı bir şekilde konuşup, kitap okuyup, yazı yazabilirsiniz. İhtiyacınız olan tek şey motivasyon.
Fakat, beyin bir yana, yabancı bir dil konuşmanın asıl getirilerini de unutmamak gerek. Dilin temelinde iletişim yatar.
Birkaç dil bilirseniz, normalde ulaşamayacağınız birçok imkan ve deneyim önünüzde açılacaktır.
Güçlü beyin, gelişmiş kavrama becerisi ve düşük Alzheimer riski, bunlar hepsi çok hoş şeyler.
Fakat şunu da unutmamalısınız, yabancı bir dilde konuşabiliyorsanız, normal şartlarda iletişim kuramayacağınız ve tanıyamayacağınız insanlara tanışma ve ilişki kurma imkanı yakalıyorsunuz.
Yabancı dil öğrenerek beyin gücünüzü geliştirdiği kadar farklı insanları, kültürleri, milletleri ve toplulukları anlamanıza da yardımcı olacaktır! İşte yabancı bir dil öğrenmenin asıl değeri budur!
O halde temelden başlamaya ne dersiniz?
Çince öğrenmek mi istiyorsunuz? Pekin, Şanghay, Taipei ve Chengde şehirlerinde sunduğumuz Çince dil kurslarımıza göz atabilirsiniz.
LTL’den daha sık haber almak mı istiyorsunuz?
LTL Çince Dil Okulumuzdan daha sık haber almak istiyorsanız bültenimize abone olabilirsiniz. Çince nasıl öğrenilir? Kaliteli Çince öğrenme uygulamaları nelerdir? LTL okulları ve öğrenci yaşamı ile ilgili son haberler nelerdir? Bütün bu soruların cevaplarına bültenimize kaydolarak ulaşabilirsiniz.
Ayrıntılı Bilgi Almak İsteyenlere Kaynakça:
[1] Hartshorne, Joshua K., Joshua B. Tenenbaum, and Steven Pinker. “A critical period for second language acquisition: evidence from 2/3 million English speakers.” Cognition 177 (2018): 263-277.
[2] Li, Ping, Jennifer Legault, and Kaitlyn A. Litcofsky. “Neuroplasticity as a function of second language learning: anatomical changes in the human brain.” Cortex 58 (2014): 301-324.
[3] Bak, Thomas H., Jack J. Nissan, Michael M. Allerhand, and Ian J. Deary. “Does bilingualism influence cognitive aging?.” Annals of neurology 75, no. 6 (2014): 959-963.
[4]Conrad NJ (2016) Does the Brain Read Chinese or Spanish the Same Way It Reads English? Front. Young Minds 4:26. doi:10.3389/frym.2016.00026
[5]Mårtensson, Johan, Johan Eriksson, Nils Christian Bodammer, Magnus Lindgren, Mikael Johansson, Lars Nyberg, and Martin Lövdén. “Growth of language-related brain areas after foreign language learning.” NeuroImage 63, no. 1 (2012): 240-244.
[6]Pearson, Barbara Zurer, Sylvia C. Fernández, and D. Kimbrough Oller. “Lexical development in bilingual infants and toddlers: Comparison to monolingual norms.” Language learning 43, no. 1 (1993): 93-120.
[7] Marian, Viorica, and Anthony Shook. “The cognitive benefits of being bilingual.” In Cerebrum: the Dana forum on brain science, vol. 2012. Dana Foundation, 2012.
v[8] Morales, Julia, Alejandra Calvo, and Ellen Bialystok. “Working memory development in monolingual and bilingual children.” Journal of experimental child psychology 114, no. 2 (2013): 187-202.
Yabancı Dil Öğrenmek Beynimizi Nasıl Etkiler – Sıkça Sorulan Sorular
Alzheimer ve psikolojik hastalıkların riskini azaltıyor, yaratıcılığımızı arttırıyor, kavrama yeteneklerimizi geliştiriyor.
Araştırmalara göre etkili bir şekilde yeni dil öğrenmenin yaş sınırı 18’dir. 18 yaşımızdan sonra dil öğrenme hızımız düşmektedir, fakat bu yeni bir dil öğrenmenin imkansız olduğu anlamına gelmiyor.
İki dilde konuşan çocuklar beş yaşına gelince yüksek kavrama kapasitesi, hızlı tepki verme yeteneği, daha iyi odaklanma becerisi, birçok işlemi aynı anda yürütebilme yeteneği ve yüksek yaratıcılık gibi artılara sahip olmaktadır.